Sayfalar

9 Haziran 2016 Perşembe

Bu bir müzik incelemesidir!



Herkese selam. Blogu oluşturma amacımın dışına çıkarak ona yeni bir özellik ekleme isteğimin önüne geçemedim. Müzikle yatıp kalkan yapım sebebiyle keyifle dinlediğim müzisyenler ve yaptıkları müzikler hakkında üç beş kelam etmeden duramadım. Bu sebeple birazdan ele alacağım cümlelerimle bu olaya doğrudan atlayarak müzik yazıma başlıyorum.

İlk dinlediğim saniyelerden itibaren benliğimi dünyanın şerrinden ayıran özellikteki bir grupla karşı karşıyayım. Kimdir onlar? Bob Moses. Kanadalı elektronik duo olan Bob Moses, ismini ünlü bir caz bateristinden alıyor. Yaptıkları müziği kesin sınırlara koymak biraz zor. Çünkü grup elektronik müziğe basit ama etkili gitar rifflerini katıyor ve salt elektronik müzik yapmıyor. Değişen her parçada sözleriye ve melodisiyle birbirinden ayrı alt türler keşfetmek mümkün. Bunun asıl sebebinin ikilinin geldiği farklı müzik alanları oluşturmakta. Solistin solo çalışmalarındaki soft gitar tınılarını grubun parçalarında duyabiliyorsunuz. Bu da Bob Moses'ı akşam üstü kokteyllerinde arka planda çalan ve çoğu kişi tarafından fark edilmeyen lounge-chill out-elektronik karışımlardan ayırt edilir kılıyor. Lafı fazla uzatmadan bu mükemmel seslerin örneklerini ele alalım. Şarkı isimlerine tıklayarak dinleyebilirsiniz.

Tearing Me Up

Bu parçayı dinlerken gece yarısı yolda tek başıma yürüdüğümü hayal ediyorum. Bu hissi seviyorum. Çünkü bu durum bana o anda sanki dünyada tek benim kaldığımın hissini veriyor. Eğer doğrudan şarkıya geçersek; sözlerinden de anlaşılacağı üzere yeni tanıştığı kıza abayı yakan ve bunu o geceyle devam ettirmek üzere olan bir adamın kafasından geçenleri dinliyoruz. Şarkıdaki ritim insanı birkaç dakikalığına düşünce alanında durduruyor. En azından bende böyle bir etkiye sahip. Hiç şüphesiz ki Days Gone By albümündeki en fiyakalı parça. Bunu piyasaya taze sürülmüş parfüm, son model araba veya giyim reklamlarından herhangi bir dizideki diyaloğun pek göze çarpmadığı sahnelere kadar olan kullanabilitesine borçlu. Indie ve hipster vari müzik yapmanın ilk şartından olan reklam jingılında kullanılmaya kendi türlerinde kafa tutabilirler ne diyeyim.

Like It Or Not

Parçanın temelini oluşturan ses sudaki hatta diğer akışkanlardaki dinamizm. Bu cümleyi kurarken aklıma gelen ilk şey suyun taşınması için kullanılan borular oldu. Birbirinin içinden spiraller oluşturarak geçen yapılar linkte de olmasına rağmen bunu yalnızca işitme yoluyla da algılayabilirsiniz. Buradan hareketle bunun sürekli ağır ağır hareket eden ve kendini sudaki saflığa teslim eden bir şarkı olduğunu düşünüyorum. Hatta bu o kadar açık ki, şarkının ismi bile ana fikri doğrudan iki tarafa ayırıyor: Beğen veya beğenme.

Son olarak ikili çeşitli etkinlikler kapsamında arada uğruyor. Kaçırmayıp canlı dinleme temennisiyle...



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder